132
derece vakur tavırlı... İçlerinden biri, daha evvelki
Samsun konferanslarında daima ön safta gördüğüm
bir genç, Samsun’un mukaddesatçı gençlik önder-
lerinden Mehmet Emin, gözü kara bir müteşebbis
tavrıyla parmaklığı aşıp yanıma geliyor ve elindeki
buketi bana uzatıyor... Yarım saat süren el sıkmalar-
dan sonra otomobillere binip Samsun yolunu tuttuk.
50-60 otomobillik bir kortej...
Kısa bir sohbetten sonra uykusuz adamı otelde
-Vi-
dinli Otel-
istirahata terk ettiler ve akşam karanlığı
basınca gelip yemeğe götürdüler.”
103
Gar lokantasında yemek yerler. Lokantanın boylu
boyunca uzayan sofrasında, kortejdeki otomobil sa-
yısından fazla insan vardır. Yemekten sonra konfe-
rans başlar. Konferans yeri, yalnız iskemle bile 3000’i
geçen bir açık hava sinemasıdır. “İçeriye girdiğim
zaman on bin metrekarelik bir düzlükte en aşağı 5-6
bin kişilik bir kalabalıkla karşılaştım.”
104
Söz konusu
açıkhava sineması, Tekel Binaları’nın bir üst soka-
ğında bulunan Zafer Sineması’dır.
Konferans, yaklaşık üç saat sürer. Bu üç saatin en az
yarım saati alkışlarla geçer.
Necip Fazıl ve İstanbul
Necip Fazıl, İstanbul’un kara sevdalısıdır. İstanbul,
onun için bulunmaz kadın hayalidir. Kar altında bir
güvercin mahşeridir. Cadde-i Kebir’den Yeni Ca-
mi’ye, Şirket-i Hayriye vapurlarından tramvaylara,
Küllük Akademisi’nden Boğaziçi’ne dek bütün bir
İstanbul hep özlenen bir mekândır.
İstanbul; kimi zaman da ‘erkeklerin gözünde
103
Necip Fazıl Kısakürek; a.g.y
104
Necip Fazıl Kısakürek; a.g.y.