Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 49

47
oğlu’nun adını ilkin kimden duymuştur, nerede
duymuştur hatırlayamaz. 1959’un başlarıdır Ge-
muhluoğlu adını ilk duyduğunda. ‘Fethi Ağabey’
derler. Anlatırlar. Gittikçe artar ilgisi. Pakdil’de,
hiç görmediği birine karşı ilgi yavaş yavaş olu-
şur. Bunun nasıl oluştuğunu hiç ayrımsayamaz.
Birikim, çok geç patlama noktasına gelir, gidip
görme isteği uyanır içinde. Böyle olmaz bu kez.
Hemen gidip görmek ister. Anlatılanlar büyüler
onu. Çalıştığı yeri öğrenir. Nasıl varacaktır yanı-
na, ne diyecektir? Nasıl karşılayacaktır kendisini?
Gider, çalıştığı yerde görür. Masada oturmaktadır,
odası konuklarıyla doludur. İçeriye, ancak pen-
cereden bakabilmiştir. Sık sık gidip, pencereden
bakar. İçerisini gözlemler, döner. İçeri girmek, ta-
nışmak gözüpekliğini ilk anda gösteremez. Okul-
daki arkadaşlarına anlatır içinde heyheylenen
dağları. ‘Gir içeri, tanış’, derler. Bir yıl böyle ge-
çer. Bir ilkyaz akşamıdır. Tüm gözüpekliğini bir
silah gibi kuşanarak varır. Gene birkaç kişi vardır
içeride. Fethi Gemuhluoğlu’nu bu denli yakından
görünce içine bir evrenin dolduğunu duyumsar.
Şimdiye değin, çok az insanı böyle yakından gö-
rünce, benzeri duygulara kapılmıştır. Gizemli bir
güç kuşatır Pakdil’i. Özgürlüğün elden gidişi an-
lamında değildir bu; tersine, onun bilincine varı-
1...,39,40,41,42,43,44,45,46,47,48 50,51,52,53,54,55,56,57,58,59,...108
Powered by FlippingBook