49
ninden çıkarken çekilmiş bir fotoğrafını görür. Al-
manya’ya gitmektedir. Aradan çok geçmemiştir
ki, mektup gelir Almanya’dan. Sanatın, edebiyatın
evrensel işlevi üstünde durarak, gene, yazı yaz-
masını ister. Pakdil de, elinden geldiğince düzenli
olarak, mektup sunma mutluluğuna erer. 1964’te
İstanbul’dadır, haftalık bir dergide sanat sayfası
düzenler. Bu dergiyi de sunar mektuplarıyla
birlikte Almanya’ya göndererek. Mektuplarının
birinde, Pakdil’den bir sanat dergisi çıkartmasını,
birtakım arkadaşlarla bu derginin çevresinde top-
lanmalarını ister.
Edebiyat
dergisinin tohumu, bel-
ki de 1964’lerde düşer içine. Mektuplarıyla sürekli
yüreklendirir. 1965 ilkyazında Almanya’dan An-
kara’ya gelir. Millî Eğitim Bakanlığı’ndadır. Tarih-
sel yazgı gereği Pakdil de artık Ankara’dadır. Sık
sık görmeye gider. Akşamları ya Gençlik Parkı’nın
Söğüt adını verilen bir çay bahçesinde, ya kaldığı
otelde ya da Kızılay’daki, Hacı Bayram çevresin-
deki kahvelerde otururlar. O kuşaktan birçok isim,
Fethi Gemuhluoğlu’nun yanına birlikte varır, bir
çember oluştururur çevresinde. Aşılması gereken
dönemeçleri, dirençle bir bir vurgular. Onun sun-
duğu dostluk coşkusu, Tanrı inancı ile önder bağ-
lılığından kaynaklanan evrensel ısıdır.