59
çıkarılmasın. Kuramın üründen önce gelmesinin
peşin bir kabul olarak benimsenilmesinin günümüz
ürünlerini değerlendirmekte yetersiz kalacağını ha-
tırlatan Özdenören, önemli olanın kullanılan mal-
zeme değil, esere konan ruh olduğunu vurgular ve
Picasso’nun hat çalışmalarının biçim olarak İslami
formda nitelendirilmesine karşılık ruh olarak men-
sup olduğu Batı kültürünün bir parçası olmasını bu
fikrine örnek olarak gösterir.
Rasim Özdenören’in poetikasında dikkate alınması
gereken bir başka unsur ise Müslüman yazarlar ara-
sında genel kabul gören, ‘İslam’da trajedi yoktur.’,
‘Müslüman bunalmaz.’ gibi yargılara yönelttiği eleş-
tirel bakıştır.
Ruhun Malzemeleri
’nde
Roman Üzerine
Konuşma
ve
Eskimo Niçin Öyle Yapar?
başlıklı yazı-
larında insanların değişik kültür ortamlarına göre
mizaçlarının değişmediğini söyleyerek; bir anlamda
İslam’da trajik olan meselesine giriş yapar ve bu ko-
nuda asıl fikirlerini
Köpekçe Düşünceler
’de etraflıca
dile getirir. Ona göre,
“Müslümanda çatışma olmaya-
cağını ileri sürenlerin aslında soyut bir müslüman tanı-
mından yola çıktıklarını kabul etmek yanlış olacaktır. Bu
soyutlama, Müslümanı âfaki ele alıyor ki, aslında karşı-
mıza insan değil, melek çıkıyor. Melek, tanımı gereği, ken-
disi için öngörülen yaşantının dışına çıkma istencinden
yoksun bir yaratıktır. İnsansa istem ve istenç sahibidir.
Onu, yapıp etmelerinden sorumlu tutmamızın ve kendi-
sini yükümlülük altında tutmamızın nedeni de haklılığı
da istem ve istenç sahibi olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu istem ve istenç, aynı zamanda onun akıllı bir yaratık
olmasıyla da bağlantılıdır. Böylece insanı (beşer türünü),