74
ne kitabı arayan soran var, ne isteyen. Meraklısı birkaç
kişinin eline geçmişti ya.
Bu defa o arkadaştan sık sık haber gelmeye başladı.Ağabeyi
kitabı oradan almamı istiyormuş. Bir türlü gidemedim.
Gidecek alacak, nereye götürecektim. Binlerce kitap.
Beş altı ay daha geçti,
İki üç ay daha geçti.
Birkaç hafta daha geçti.
Bir gün o arkadaşla karşılaştık. Özürler beyan ettim.
Şiirler yazdım, dedim, onlar bir kitap hacminde birikti,
onları da bastırmam gerekiyordu ve bastırdım. Ancak
bundan sonrası benim işim değil, kimin işi ise o ilgilensin.
Çocuk, hassas ince bir arkadaş, anlamlı anlamlı baktı, du-
rumun komik trajiğini anlattığımı hissediyordu.
Ben vazifemi yapmıştım. Ama bundan sonrasıyla ilgilen-
mesi gerekenler hem yoktu hem de benim farkımda bile
değillerdi.
Arkadaşım:
-Ağabeyim senin kitabı maalesef soba tutuşturmak için
yakıp duruyormuş dedi, hatta belki doğrudan doğruya
odun olarak. Nasıl olsa bol miktarda var, sahibi de terk
etmiş durumda.
Velhasıl bizim ilk şiir kitabı o kış mütevazı bir büro sahi-
binin odasını ısıtarak işe yaradı.
Bir gün Cağaloğlu yokuşundan iniyorum. Bir elçiliğin
duvarının dibinde her zaman açık, okunmuş, elden düş-