103
olarak konuştuğu izlenimini verir. Amerika’ya
yerleşmiş Filistinli bir ‘göçmen’ olarak içerideki
yeri konusunda kimi rahatsızlıklar duymuş olsa da
entelektüelle ilgili sorunlu bütün alanları, kavramın
bir bağlısı olarak irdelemeye meyillidir.
ÜÇ:
Edward Said, ne denli içeride görünürse Cemil
Meriç kendini o denli dışarıda konumlandırır.
11
Meriç için entelektüel kavramı, ‘Fildişi Kule’sinden
baktığı öteki konulardan bir
bölüm mesafesindedir.
Elbette
‘Fildişi Kule’
nin tekinsiz bir yeri işaret
ettiğini, kavramın, entelektüelleri yargılamak
maksadıyla sürekli taş atılan bir korkuluk olduğunu
saymazsak...
12
DÖRT:
Hem Cemil Meriç’in hem de Edward
Said’in, entelektüeli ele alırken takındıkları tutum,
kimliklerini inşa eden öğelerin, üzerlerinde
fazlasıyla etkili olduğunu gösterir. Said, Hıristiyan
bir Filistinli olmakla Filistinliler içinde bir azınlık; bir
Filistinli olmakla yurtsuz; Batı’da birDoğuluolmakla
sürgün ve bütün bunların ötesinde bir marjinaldir.
Edward Said, kendi üzerinde kat kat duran ve onu
sürekli ağırlaştıran bu gömlekleri entelektüelin de
özellikleri olarak değerlendirmiş, kitabının adını
bu kavramlar üzerinden inşa etmiştir:
‘Entelektüel/
Sürgün, Marjinal, Yabancı.’
BEŞ:
Cemil Meriç’in konuştuğu yer, bir
imparatorluğun
başkentidir.
O
yıkılmış
11 Cemil Meriç;
Mağaradakiler
, İletişim Yayınları, İstanbul 1997. /
Mağaradakiler’in ilk yüz sayfası, yani neredeyse Said’in kitabının hacmi
kadar tutan bir bölümü entelektüele ayrılmıştır.
12 Ali Ayçil;
İki Doğulu Gözün Entelektüele Bakışı ya da Bir Cemil Meriç
- Edward Said Karşılaştırması
; Kitap Haber, S. 21, Haziran-Temmuz 2004