165
Beni yine tarife zorluyorsunuz. Galiba anlatım işi-
mizi kolaylaştırsın diye, biz de ister istemez tariflere
sığınacağız. O halde buyrun bir tarif size: Şairin şiir
kastiyle yazdıklarına şiir denir.
-Bir bilmeceye döndü konuşmamız?
Doğru. Ama şiir ne bilmecedir, ne de bildirmece.
-Ne demek?
Şu demek ki şiir, okuyanına kavranması için kök
söktürmemeli, dağlar devirmemeli, anlamı açmaz-
lara, çıkmaz sokaklara hapsetmeye. Bir garip ve aca-
yip bilmece olmaya. Kerameti kendinden menkul
şeyhler gibi; ne manaya geldiği, her iyi okuyucu için
karanlıkta kalmaya.
-Yani açık mı olmalı anlamı, vuzuh mu belirtmeli?
Kesinlikle. Somut bir propaganda kokusu da taşı-
mamalı, bildirmece yükü taşımamalı. Vuzuhu aça-
lım; tabii ucuz, harcıâlem bir vuzuh değil. Güzel,
orijinal, çarpıcı…
-Biraz daha açıklar mısınız?
Şöyle açıklayayım. Tutalım siz şair değilsiniz, ama
edebiyatı seven ve anlayan birisiniz. Elinize bir şiir
geçti. Okudunuz. Her mısrayı teker teker ele aldınız.
Okuduğunuz her mısra size: “Eğer kendimi biraz
zorlayacak olursam, ben de böyle mısrayı pekâla ya-
zabilirim.” dedirtebiliyorsa, biliniz ki o mısra kötü
bir mısradır. Kötü mısralardan oluşan şiirse, tabii
kötü şiir olacaktır. Kabul mü?
-Bir fikir tabii. Ama orijinal, güzel ve çarpıcı.