41
Çanakkale Destanı
deleyerek gelir ve ön ortaya düşer… Guro’nun
konuşmaları devam eder…)
Türklerle süngü savaşına başlamıştık… Savaş-
ta çok ustaydılar… Onlarla başa çıkmak im-
kânsızdı… Çarpışma akşam geç saatlere kadar
sürdü. Ortalık kararınca Türklerle anlaşma
yaptık. Harp sahasından yaralılarımızı top-
layacaktık.
(OLAY CANLANIR: Yerde yatan ce-
set ve yaralılar, sedyeyle iki Fransız gelir
alırlar birini... Türk Askeri az önce yere
düşen Fransızı kucağına yatırmış, gömleğin-
den yırttığı bezlerle yaralarını sarmaya ça-
lışır, su içirir, yerden toprak alıp kendi
kolundaki yaraya basar o arada general onla-
rı seyreder gölgeden)
Akşamın karanlığında
usta ressamın elinden çıkmayacak bir tab-
lo karşısındaydım. Uzun süre seyrettiğim bu
Türk Askeri, kendi yaralarına yerden avuç-
ladığı toprağı bastırıyor, kucağındaki ya-
ralı için ise yedeği olmayan gömleğini yır-
tıp yırtıp sarıyordu.
(Mehmet Çavuş abidesi
önünde konuşmasına devam eden general daha
yüksek bir ses tonuyla…)
Efendiler! Başkasının canını kendi canının
önüne koyacak kadar merhametli bu asil Türk
neferinin kucağındaki yaralı kimdi biliyor
musunuz?
(sessizlik, bekleme…)
Türk Askeri-
nin kucağındaki yaralı bir Fransız askeriydi
efendiler! Bir Fransız askeri
!.. (Efekt, ge-
