24
durumda...
ALPARSLAN-
Bana bilmediklerimi anlat sevgili
dostum
Savtekin... Lakin sözün uzunu zihni
karıştırır...
ÇAKA BEY-
Alperenlerimizin malumatına göre
tahtın yeni bir ortağı var...
ALPARSLAN-
(ÇAKA BEY’in aceleciliği onu gül-
dürür...)
Ha şöyle Çakabey karındaşım...
Lakin bu söyleyişte pek bir acele oldu...
Yaydan çıkan ok gibi konuşursun çocukluktan
beri...
(Alparslan’la Savtekin gülüşürler,
Çaka Bey bozuk...)
ÇAKA BEY-
Nasıl söylesem beğenmezsin Alpars-
lan...
SAVTEKİN-
Darılma koca kumandan, oldum olası
severiz sana takılmayı, küçüklükten alışkan-
lık...
(Gülüşürlerken hizmetkar şerbet getirip ik-
ram eder ve çıkar...)
ALPARSLAN-
Bak buz gibi şerbet geldi, sever-
sin...
(Es, Alparslan düşünceli...)
Prens-
lerden birisi galip mi geldi yoksa?
(Sohbet
eski samimiyetinden çıkıp “Sultan ve Komu-
tanları” ciddiyetine döner)
SAVTEKİN-
Değil Sultanım, saray dışından bir
asker... Konstantin Diogenes’in oğlu Romen
Diyojen... Kendisi de babası gibi başarılı
bir komutan... Hem halk hem de askerler ara-
sında büyük saygı görürmüş...