22
ehli diğer hocalarından sağlam bir eğitim
almıştı... İşte bu yüzden tahtın varisi bi-
ricik oğlu Melikşah da tıpkı babası gibi bu
ağır eğitimlerden geçmek zorundaydı. Bu eği-
timlerde askerin neler öğrenebileceğini çok
iyi biliyordu Alparslan... Kültigin askeri
madden ve manen eğitirken zorlu koşullarda
hayatta kalmayı, asla geri dönmemeyi, kaybe-
deceğinin sadece hayatı olmayacağını kendi
üslubunca öğretir dururdu... Âdeta meneviş
fırını gibi adamlardı bunlar. Çelikleştirme-
den bırakmıyordu insanı. Bükülmez bilekler,
iman yüklü yüreklerle, nakış nakış bir İslam
ordusu tesis ediyorlardı.
(Bu sırada bir alperen ezan okur... Herkesin
gözü Kültigin ustada... )
KÜLTİGİN-
Kaallk! Yetti bu dünyalık gay-
ret... Haydi, yolunda savaştığınızdan davet
var duymaz mısınız? Bu ne uyuşukluk? Koşş!
(Asker alel acele çıkarken, Kültigin usta
ahraz olan Baltahan’a dokunur. Baltahan soru
dolu gözlerle Kültigin ustaya döner. Usta
namaz vaktinin geldiğini işaret edince koca-
man bir gülümsemeyle çekici bırakır, birlik-
te çıkarlar. Işığın azalmasına paralel ezan
tamamlanmadan azalarak kaybolur.)