21
var. Bizim evde duruyordu, Keçiören’de. Böyle bir ka-
rar verildiğinde, ‘Bunları yükletin!’ dedi,
yükledik.
Akay Caddesi’nde insanlar kuyruk oluşturarak
kitapları aldılar.
Ben yıllar sonra o kitaplardan alan insanlarla karşılaş-
tım. Onlarla konuştum. Aradılar. ‘Nuri Pakdil kitap
dağıtırken böyle böyle kitaplar almıştık. Onları okuduk.
Ben şu anda şuyum veya buyum…’ diye bazı bilgiler
verdiler. Nuri Pakdil’in bu anlamda çok güzel mesaj
verme yöntemleri vardı. Yani milyarda bir ya da mil-
yonda bir olan şeyler vardır ya, işte Nuri Pakdil onu
gerçekleştirmiştir.
Siz bir şişeye bir not bırakırsınız denize atarsınız, dü-
şünürsünüz. Bu şişe herhangi birisinin eline geçebilir;
ama hiçbir zaman aklınızdan geçen birisinin eline ya da
hedeflediğiniz birinin eline geçme ihtimali yoktur. İhti-
maldir belki, ama böyle bir şey bekleyemezsiniz. Nuri
Pakdil, bu kitaplarla bir anlamda bunu bile yapmıştır...
Dağıtmıştır... Sokaktan, yoldan geçen insanlar bunu
okumuştur. Sonra bize ulaşmıştır. O gün öğrencidir;
ama bugün belli yerlere gelmiştir. İşte radyocu olmuş-
tur, televizyoncu olmuştur, yazar olmuştur, bürokrat
olmuştur... Bu olay; dediğim anlamda denize bıraktı-
ğınız notun istediğiniz ki
şiye ulaşmasını sağlamak
