128
Önder Kutlu & Erhan Örselli & Veysel Babahanoğlu
bir konu veya problem ile ilgili olarak aktör veya aktörler tarafından izlenen amaçlı eylemler
ya da eylemsizlikler dizisi” şeklinde açıklamaktadır (2010, ss. 6-7).
Kamu politikası; “devletin kanunlardan almış olduğu güçle otoritesinin var olduğu herhan-
gi bir konuda birtakım yetkilerle donatılmış olan kamu kurumu veya bu doğrultuda kamu
personelinin icra ettiği her türlü eylem ve işlemler bütünü” şeklinde tanımlanabilmektedir
(Akdoğan, 2011, s. 77). Bu bağlamda bakanlar kurulu kararıyla yürürlüğe girerek bütün
vatandaşların hayatını etkileyen vergi indirimi gibi bir karar ya da küçük bir köydeki ihtiyar
heyeti ve muhtarın köy ile ilgili aldıkları herhangi bir karar da kamu politikası olarak değer-
lendirilebilir (Göçoğlu, 2014, s. 8).
Kamu politikası analizi ise; “kamusal sorunları tanımlamak, bu sorunlara yönelik çözüm
önerileri üretmek, bu öneriler arasından birisini bir takım ölçütler kullanarak uygulanacak
çözüm seçeneği olarak seçmek, seçilen bu çözümü uygulamak ve uygulamayı değerlendi-
rerek ilk aşamada tanımlanan sorunun çözülüp çözülmediğini anlamak, eğer çözülmemiş-
se sorunu yeniden tanımlayarak aynı süreci tekrarlamak” şeklinde ifade edilebilir (Yıldız,
Babaoğlu ve Şahin, 2016, s. 135).
Akdoğan’a (2011) göre kamu politikası süreci bir problemle başlar ve özellikle liberal de-
mokrasilerde kamu politikaları halkta endişe oluşturan kamusal problemlerin siyasal sis-
teme aktarılmasıyla oluşur (Akdoğan, 2011, ss. 77-78). Karmaşık bir süreç olan kamu po-
litikası sürecinin daha anlaşılır bir hale getirmek için çeşitli modeller geliştirilmiştir. İşlevsel
süreç model bu bağlamda bütün bir politika sürecini çeşitli aşamalara ayırarak sürecin
daha anlaşılır ve net bir yapıya bürünmesini sağlamaktadır.
Uyuşturucu maddelerin kullanılması, bulundurulması ve satışı birçok ülke tarafından ya-
saklanmıştır. Bununla birlikte uyuşturucu maddelerin tarihin her döneminde, hemen he-
men bütün kültürlerde ve toplumlarda kullanıldığı da vakıadır. Uyuşturucu madde kullanı-
mını önleyici ve satışını engelleyici düzenlemelerin yapılması ancak 20. yüzyılın başlarında
mümkün olabilmiştir. Günümüzde artık birçok ülkenin ulusal mevzuatında uyuşturucu
madde kullanımı ve satışıyla ilgili yasaklayıcı hükümlere yer verilmiştir.
Çağımızın en büyük sosyal felaketi (Devlet Kitapları, 1986, s. 51) olarak nitelendirilen ve tıp
literatüründe psikoaktif madde olarak adlandırılan “uyuşturucu maddeler”, yabancı litera-
türde “drug” ya da “substance” (Ögel, 1997, ss. 10-11) olarak; uluslararası arenada ise
Yunanca “uyku” anlamına gelen “narke” ile İngilizce’ye de “narkotik” olarak geçen sözcü-
ğün dilimizdeki karşılığıdır. Uyuşturucu madde kişiyi uyuşturma özelliğine sahip olan, kişiyi
hareketsiz kılan ve kontrolünü kaybettiren maddeleri ifade etmekle birlikte bazen keyif
veren, kışkırtan, sakinleştiren, uyanıklık sağlayan maddeler olarak da tanımlanmaktadır
(Babuna ve Bayhan, 2009, s. 201). Bir başka ifadeyle kullanılması durumunda bağımlılık
ve alışkanlık yapan, insan sağlığı açısından olumsuz etkileri bulunan ve böylece insan
organları üzerinde tahrifata neden olan, insanın yaratılış fonksiyonlarını tam anlamıyla kul-
lanmasını engelleyen, gerek bireylere gerekse topluma zarar veren maddeler, uyuşturucu
madde kapsamında değerlendirilmektedir (Karagöz, 2008, s. 149).