GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
131
Türkiye’de Gençlerin Uyuşturucu ile Mücadele Politikaları Hakkında Düşünceleri
nünde karar verilerek uyuşturucu maddeler sıkı bir denetim altına alınmıştır. Bu bağlamda
1933 yılında 2108 Sayılı Uyuşturucu Maddelere İlişkin Kanun ile haşhaş ekimi 14 ilde sı-
nırlandırılmış, uyuşturucu maddelerin üretimi devlet tekeline alınmış, daha önce Japonlar
tarafından açılan eroin fabrikaları kapatılmıştır (Köknel, 1998, s. 292).
24 Haziran 1938 tarihinde Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) kurulmuş ve çıkarılan bir kanun
ile haşhaş ekimi ve üretilen afyon maddesinin ülkedeki alım ve satım işlemleri TMO aracı-
lığıyla gerçekleştirilmiştir. Üretilen afyonun TMO’ya satılması, afyondan elde edilen bütün
uyuşturucu maddelerin işlenmesi, alım ve satım işlemlerindeki gerekli denetimin hükümet
adına TMO aracılığıyla yapılması kararlaştırılmıştır. Ancak 1951 yılında bu uygulamaya son
verilmiştir. Böylece ülke içerisinde afyon alım ve satım işlemleri dış alım satım işlemlerinin
denetim altında kalması şartıyla serbest bırakılmıştır (Köknel, 1998, ss. 293-294).
1961 yılında gerçekleştirilen BM Uyuşturucu Üreten Ülkeler toplantısında “Tek Elden Üre-
tim Antlaşması” imzalanmış, Türkiye bu anlaşmaya 1967 yılında taraf olarak, haşhaş üre-
timini izne bağlamak suretiyle kısıtlamıştır. 1967 yılında 23 ilde haşhaş üretirken sayı 1968
yılında 11’e, 1970 yılında 9’a ve 1971 yılında ise 7’ye düşürülmüştür. ABD’nin sürekli artan
baskıları sonucunda 12 Mart 1971 sonrası göreve gelen Nihat Erim hükümeti tarafından
ise tamamen yasaklanmıştır. Bu yasaklama nedeniyle ABD’nin Türkiye’ye ödemesi gere-
ken tazminat ve mali destekler kısmen gerçekleştirilmiş ancak etkili sonuç alınamamıştır.
1974 yılına gelindiğinde ülkenin kendi ihtiyacı olan tıbbi amaçlı afyonun üretilememesi so-
runlara neden olmuştur. Bu nedenle Bülent Ecevit başkanlığındaki hükümet bir kararname
ile haşhaş üretimini tekrar serbest bırakmıştır (Sevil, 1998, ss. 23-24).
1980’li yıllara gelindiğinde Avrupa’da uyuşturucu madde kullanım oranlarında yaşanan
artışlar Türkiye’yi önemli bir transit ülke konumuna getirmiştir. Türkiye bu nedenle uyuş-
turucu madde üretimi, kaçakçılığı ve satışını gündemine almıştır. 1980’li yılların başında
uyuşturucu maddelerin piyasaya arzına ve kaçakçılığına yönelik mücadele etmek amacıy-
la Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) bünyesinde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücade-
le Daire Başkanlığı (KOM) kurulmuştur.
Uyuşturucu madde sorunu 1980’li yıllarda Türk sinemasının da ilgisini çekmiş; uyuştu-
rucu madde kullanan gençlerin saplandığı bu bataklığı anlatmak ve dikkatleri bu yöne
çekmek için Orhan Elmas’ın “Kayıp Kızlar” (1984), “Kahreden Gençlik” (1985), “Suçlu
Gençlik” (1985), “Vazife Uğruna” (1986), “Canım Oğlum” (1988); Osman Seden’in “Tele
Kızlar” (1985), Halit Refik’in “Kızımın Kanı” (1987) gibi filmler çekilmiştir. Yayınlandıkları
dönemlerde toplumun ilgisini çekmeyi başaran bu filmler, uyuşturucu madde kullanımı ve
bağımlılığı sorununun daha belirgin bir biçimde ortaya çıkmasına yardımcı olmuştur (Işık,
2013, s. 67).
Türkiye’de uyuşturucu madde nedeniyle dikkat çekici beklenmedik ölümlerin basına
yansıması ve toplumda tedavi merkezlerine yapılan başvuruların gün geçtikçe artması
MGK’nın dikkatini çekerek uyuşturucu madde sorununu bir tür güvenlik sorunu olarak