91
O Fenerbahçe’de ayrı bir tarihtir.
Lefter’in hayatı ve futbolu ile ilgili ne kadar yazı
yazıldığı bilinmez. Sadece yazı değil, Fenerbahçe ile ilgili
hazırlanan spor ve futbol belgeselleri içinde Lefter her
zaman en önemli yeri kapladı. Lefter’in neden bu denli ilgi
alanı olduğu sorusunun cevabı şüphesiz Lefter’inhayatıdır.
Fenerbahçe’de gelmiş geçmiş en büyük futbolcunun kim
olduğuna dair karşılaşılan önemli soruya hiçbir zaman tek
futbolcu adı verilemez. Ama Zeki Rıza Sporel ile Lefter
adını daima öndedir.
Genel olarak bakıldığında Zeki Rıza, Lefter ve
Metin Oktay daima Türk futbolunun “üç silahşörü” olarak
tanımlanır. Bu tanımlama tabi ki hepsi çeşitli yönleriyle
bir değer olan diğer yıldızların büyük olmadığı anlamına
gelmiyor.
Büyükada’lı 1.70 boyundaki Lefter, futbol
oynadığı dönemde 66 kiloya sahipti. Hristo’nun futbolsuz
yaşamayan oğlu topla evli olmasına karşın Bayan Stavrini
ile hayatını birleştirmişti.
“Luna Rosa” ya da Vola Colomba gibi şarkıları
dilinden, topu da ayağından düşürmeyen Lefter için o
dönemler Mehmet Ali, Selahattin Torkal, Ali İhsan, Recep
Burhan ve Feridun yıldız futbolculardır. Ama bir dönem
öncesinin Cihat Gündüz ve Hakkı’nın futbol yeteneklerini
üzerinde toplar. Kopa ve Bonifaci’nin ise onun örnek aldığı
yabancı futbolcular olmuştur.
1926’da doğan Lefter’in unutamadığı ama
Türkiye’nin hiç unutmadığı maç Yunanistan ile yapılan
karşılaşma olmuştu (23 Nisan 1948).
Atina’da Türkiye’nin 3-1 galip geldiği maçta kim
bilir belki de hayatının oyununu oynamış ve hangi milli
takımın formasını taşıdığını cümle aleme göstermişti.
Milli takımın 3-1 galip geldiği bu maçta gollerden biri de
Lefter’e aitti.
1943’te Taksim Kulübü’nde başlayan futbol hayatı
kuşkusuz Fenerbahçe ile zenginleşmişti (1947-1948). İtalya
ve Fransa’ya dek uzanan futbolu iki yıllık bir aradan sonra
tekrar Fenerbahçe’si ile bütünleşecek ve asrın futbolcuları
arasına girecekti. Futbol hayatının “ordinaryüs” lük
payesini lütufla değil, “ayağının hakkı” ile almıştı.
Fenerbahçe’de 615 kez yer alan Lefter Küçükandonyadis
Milli takıma kazandırdığı 22 gol ve 50 milli maçla ilk
altın madalyaya ulaşan futbolcu olmuştu. Lefter’e altın
madalyası Ankara 19 Mayıs Stadı’nda oynanan Romanya
milli maçından önce törenle verilmişti.
Fenerbahçeli Manol’un ona verdiği “Ordinaryüs”
lakabı aslında kitlenin gönülden paylaştığı bir sıfattı.
Ve o kabul edilmeli ki, futbolun kürsüsünde ilk büyük
ordinaryüs profesördü.
Cihat Arman’ın askerliği nedeniyle Fenerbahçe
bir kaleci aramak gereğini duymuş ve Beyoğluspor’un
file bekçisi Şalabi için Rüştü Dağlaroğlu kulüp başkanı
Ohanides ile görüşmüştü. Başkan Dağlaroğlu’na başka bir
tavsiyede bulunacak ve şöyle diyecekti:
“Adı Lefter. Taksim kulübünde oynuyordu. Galiba
asker. Onu bulun ve alın.”
Fenerbahçe B takımı sol beki Ruhi Karaduman
Lefter’in Diyarbakır’da asker olduğunu bildirecek ve onu
23 Nisan 1947’de İstanbul’a getirecekti. Lefter Molnar ile
tanıştırılmış ve A takımına karşı B takımında oynayıp
kaleci Hüsnü’ye tam 4 gol birden atmıştı. Sonra ortadan
kaybolacak ve 10 gün sonra Reşat Erte tarafından
Büyükada’dan getirilecekti. Mesele anlaşılmıştı. Beşiktaşlı
Şükrü Gülesin ile Galatarasaylı Reha Eken devreye
girmişti. Lefter buna rağmen 200 bin lira avans alacak
ve Fenerbahçe’yi seçecekti. Taksim Kulübü Lefter’in
bonservisini ücretsiz olarak vermiş, baş kaptan Agopyan
ilişiksiz kağıdını “Bu yıldız Fenerbahçe’de parlamalı”
diyerek vermişti.
Öylesine parlamıştı ki, sadece Fenerbahçe’nin
değil, milli takımın ve Avrupa kulüplerinin de yıldızı
olmuştu. Lefter’i Fiorentina’ya tavsiye eden ünlü Macar
futbolcu Hideguti idi. Büyük yıldız Lefter’i Türkiye’nin 2-1
kazandığı Almanya maçında izlemişti.
Fenerbahçe formasını Haziran 1947’de giymiş
ve 17 yıl taşımıştı. 615 maçta Fenerbahçe’ye 423 gol
kazandırmış ve bu golleri 125 takıma atmıştı. Lefter’in
Galatarasay’a 44 maçta 18, Beşiktaş’a 38 maçta 10, Adalet’e
ise 18 maçta 17 golü vardı. Yunan kulüplerine 9, İngiliz ve
Brezilya kulüplerine de 4 gol atmıştı.
Ver Lefter’e,
Yaz Deftere