27
DESTAN 1915
oyalarım düşmanı...
Mehmet Çavuş-
Dur hele iki dakika yahu...
Daha çok iş var sende...
(Saka Hüseyin elinde kırbayla girer...)
Saka Hüseyin-
Abiler su lazım mı?
Mehmet Çavuş-
Getir aslanım! Yaralımız var...
Saka Hüseyin-
(Bir yandan bakır tasa su doldu-
rup verir...)
Uzaktan yükselen toprağı görünce
hiç umudum yoktu bu siperden... Gâvur aha elli
metre ilerde... Vereyim mi bir daha abi?
Ramazan-
(Saka Hüseyin’i tanır...)
Hüseyin?
Sen misin?
Saka Hüseyin-
Ben çıkaramadım seni abi? Elin
yüzün kan içinde...
Ramazan-
Ramazan abin len... Ne çabuk unut-
tun?
Saka Hüseyin-
Aman deyim, Hacer Ana’nın oğlu
Ramazan abi mi?
Ramazan-
He ya...
Saka Hüseyin-
Abim!
(Sarılır...)
Yaran ağır
görünür... Sıhhiyeye haber edeyim...
Ramazan-
Dur, gerek yok...
Saka Hüseyin-
Nasıl gerek yok abi... Baksana
haline...
(Gitmek için yeltenir, Mehmet Ça-
vuş durdurur...)
Mehmet Çavuş-
Bir şey olmaz yeğenim o kadar
yara ne eder Ramazan abine?
Saka Hüseyin-
(Durumun ümitsiz olduğunu an-
layıp Ramazan’ın yanına çöker... Gözleri do-
lar, sesi titrer ama bozuntuya vermemeye ça-
lışır...)
Demesen tövbe
tanıyamazdım... Harp