31
KIRK BEŞ:
Kayınpederi, arkadaşlarına Cahit
Zarifoğlu’nu anlatır: “Siz onun yakın arkadaşları
idiniz, ama onu tam tanımadınız, o kimsenin gıy-
betinde bulunmaz, boş laf etmezdi. Çok zekiydi,
benden Arapça dersler alırdı, çok güzel yazı yazardı,
söylediklerimi anında alırdı, hiçbir gece teheccüd
namazlarını kaçırmazdı, geceleri kalkar, beni de
kaldırırdı.”
KIRK ALTI:
Son anında bütün ev halkı onun için
okur. Kendisi ellerini ayaklarını düzeltir. Kendisini
kıbleye yöneltmelerini ister. Ağabeyi Sait Bey’in
sorduklarını cevaplamaz, parmağıyla susturur.
Durmadan kelime-i tevhid getirir. Ruhunu çok gü-
zel teslim eder.
KIRK YEDİ:
Arkadaşları onu kendi evine götürmek
ister, ancak o gitmez, kayınepederinin evinde kal-
mak ister.
Cenazesi, son kaldığı evde gasledilir. Hemen aşa-
ğıdaki Küplüce Camisi’nden kaldırılır. Caminin
yakınlarındaki bayırda, bir bahçeyi andıran, duvar-
ları çevrili Küplüce Mezarlığı’nda toprağa verilir.
Boğaza karşı… Tıpkı bir şiirindeki gibidir her şey: