Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 84

GENÇLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
83
Modern Toplumda Ahlâk ve Gençlik
Bu çalışmada araştırmacı, belirtilen yönleriyle modern toplumda gençliğin durumunu, ah-
lâkî bir problematik olması itibariyle anlamaya, anlamlandırmaya, tartışmaya çalışmakta-
dır. Çalışma araştırma konusunu ahlâk sosyolojisi merkezinde, fakat ilgili disiplinlerden
de yararlanarak incelemektedir. Araştırma sürecinde yazar modernlik, modern toplum,
gençlik ve ahlâk hakkındaki tarihî ve güncel kaynaklardan yararlanma yoluna gitmiştir.
Genel Olarak Ahlâk ve Gençlik
Ahlâkın, toplumsal hayatın varlığını sürdürmesi veya ortadan kaldırması bakımından ne
kadar önemli olduğu bilinen bir gerçektir. Bireylerin, hatta toplumların birbirlerini değerlen-
dirmede temel kıstasları da son tahlilde ahlâk olmaktadır. Ahlâkın toplumsal hayat için bu
derece önemli olmasındandır ki öteden beri bilim adamları, düşünürler, filozoflar ve sos-
yologlar, ahlâk üzerinde yoğun bir şekilde durmuşlardır. Örneğin ilkçağ filozofu Sokrates,
(469-399) özellikle iyi kavramı üzerinde çokça durmuştur (Akarsu, 1982: 13). Sokrates’in
öğrencisi Platon’un felsefesinde de ahlâk önemli bir yer tutar. Bunların dışında Aristoteles,
Stoalılar, Kyrene okulu ve Epikuroscular’dan tutun Montaigne (1533-1592), Francis Bacon
(1561-1926), John Locke (1632-1704), İmmanuel Kant (1724-1804), William James (1842-
1910), Jean Paul Sartre (1905-1980) ve birçok psikolog ve sosyoloğa kadar batıda birçok
düşünür ve bilim adamı ahlâk üzerinde ısrarla ve hassasiyetle durmuştur (Okumuş, 2014a;
Okumuş, 2015).
Birçok sosyoloğun, toplumsal boyutu itibariyle ahlâk üzerinde yoğunlaşmasıyla ahlâk
sosyolojisinin doğduğunu görüyoruz. Örneğin bunalıma önemli yer veren Saint-Simon,
(1760-1825) bunalımı, toplumsal örgütlenmenin çözüldüğü veya yıkım halinde bulunduğu
toplumun ahlâkî durumu olarak görür (Tiryakian, 1990, s. 215). Auguste Comte’a (1798-
1857) göre ise ahlâk, başkaları için yaşamak esası üzerinde temellenmiştir. Ahlâki görev,
elden geldiğince insanlığın ilerlemesine yardımcı olmaktır; insanın ahlâklı olması da her
şeyden önce onun sosyal olmasıdır. Sosyal olmayan ahlâk, ahlâkî olana aykırıdır. Hem
Kant’tan, hem de S. Simon ve A. Comte’dan oldukça etkilenen E. Durkheim (1858-1917)
de mesaisinin kayda değer bir bölümünü ahlâka ayırmıştır (Karasan, 1948; Özyurt, 2007).
Ahlâk, Durkheim’in temel endişelerinden biriydi. Durkheim; anomi, suç, intihar, meslek
ahlâkı, ahlâk eğitimi gibi kavram ve olguları ele alırken ahlâka ne kadar önem verdiği-
ni göstermiştir. Hemen hemen bütün yapıtlarında, özellikle Toplumsal İşbölümü (2006),
Ahlâk Eğitimi (2010), Meslek Ahlâkı (1986a) ve İntihar’da (1986b) ahlâk konusu üzerinde
duran Durkheim, ahlâkı sosyal bir olgu olarak ele alır. O’na göre toplumsal olguların doğal
olan ahlâki bir parçası vardır ve ahlâkî davranış, toplumun bir ürünüdür. İnsan, ahlâkî bir
varlıktır; gerçi ahlâk kişiliğe bağlıdır, ama kişilik de toplumla birlikte, toplumsal atmosferde
gerçeklik kazanır. İnsan ne kadar sosyalleşirse o kadar ahlâkîleşir (Okumuş, 2015; Oku-
muş, 2014a; Karasan, 1986a).
Max Weber’in (1985) sosyolojisinde de ahlâkın önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Ünlü
eseri Protestan Ahlâkı ve Kapitalizmin Ruhu’nda kapitalizm ile Protestan ahlâkı arasında
kurduğu ilişki oldukça önemlidir.
1...,74,75,76,77,78,79,80,81,82,83 85,86,87,88,89,90,91,92,93,94,...182
Powered by FlippingBook