Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 103

101
BİR:
Erdem Bayazıt o gece yatağa geç girdiyse de
gözüne uyku girmedi. Heyecanlıydı. Böyle şeyler
hep söylenirdi ama yapılmazdı. Böyle şeyler söyle-
nirdi, ama yapıldığını gören olmamıştı. O gecenin
sabahında biri idam edilecekti. Son birkaç yıldır
Maraş’ın köylerinden birinde yaşayan biri birkaç
kişiyi silahla öldürmüştü. Dava uzun zamandır
görülüyordu. Davanın Yargıtay’a gittiği söylenmiş,
fakat Yargıtay’ın kararı hakkında kimsenin bir şey
bildiği yoktu. Kentte herkes bu olayı konuşuyor-
du. Sonunda beklenen haber kentin ortasına, Maraş
kalesinde namlusu hâlâ görülmekte olan, Kurtuluş
Savaşından kalma ve şimdi de Ramazan günlerinde
iftar ve sahur vakitlerinde atılan topun gümbürtüsü
gibi düştü. Çoban Ali o sabah idam edilecekti!
İKİ:
O sabahın serin ve erken saatinde bütün kent
bir yöne doğru gidiyordu, ilkbaharın yaza doğru
kaydığı bir mevsimdi. Herkes günlerdir bu olayın
vuku bulacağı saati bekliyordu.
ÜÇ:
O tarihte kentin biricik ve en büyük alanı olan
belediye alanına yönelmişlerdi. Yıllardır sürmekte
olan bir davanın sonuçlanması ahalinin üstünden
ağır bir yükün kaldırılması gibi olmuştu. Bir yan-
dan da, kimsenin beklemediği, kendilerine açıkla-
ma imkânı bulamadıkları farklı bir ağırlığı da aynı
anda omuzlarının üstüne çökertmişti sanki bu karar.
Herkes karmakarışık duygular içindeydi. İnsanlar
birbirine infazı seyretmek isteyip istemediğini soru-
yordu. Kimse kesin bir karara varmış gibi görünmü-
yordu. Herkes birbirine aynı müphem baş eğişle bir
şey söylemeye çalışıyor, fakat kimsenin kafasında
1...,93,94,95,96,97,98,99,100,101,102 104,105,106,107,108,109,110,111,112,113,...124
Powered by FlippingBook