Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 49

SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Şûle Yüksel
ŞENLER
- 47 -
Atölyesi tam da cadde üstünde, oraya gittim geldim, birkaç
ders aldım.
Sırf gölgelendirme konusunda yardımcı oldu. Bir tahta tabak
yaptırdı bana hiç unutmuyorum, çok güzel bir leylak rengi
kullandım. Bir kadın çizdim. Yaşmaklı bir Osmanlı hanımı...
Kadının yüzü, menekşe gözleri leylaklar içinde parlıyor ama
nasıl canlı, o ne tatlı bir şey! Fonda guaj boyayla daha koyu
leylak rengi kullandım. Boyanın akmaması için üstüne vernik
sürmek gerekli ama ben kurumadığı için daha verniklememi-
şim. Sonra götürdüm odasına; aldı, baktı, o da resim yapıyor-
muş, yanında bir kova, kocaman boya fırçalarını sildiği bez,
baktı. “Nasıl olmuş?” dedim. Hiç cevap vermeden yanındaki
su dolu kovanın içine attı tabağı, resmin bütün boyaları suyun
içinde darmadağın oldu. Ben şaşkınlıkla “Sebebi nedir bu ha-
reketinizin?” dedim. “Üzüldünüz mü?” dedi. Topuğumu yere
vurdum -bende bu huy eskiden beri vardır- başımı kaldırdım,
hiçbir şey söylemeden kapıyı çarptığım gibi çıktım. Bir daha
da uğramadım.
Sonradan çok özürler diledi, geldi gazeteye. Sonra dedi ki:
“Size bir şey itiraf edeyim.” “Ne konuşsanız boş bundan sonra,
boş verin” dedim. “Hayır” dedi, “Allah adına yemin ediyorum
ki onun için itiraf ediyorum, ben sizi çok kıskandım. Ben tah-
silini görmüştüm Güzel Sanatlarda, ustasıyım bu işin ama ben
ömrümde böyle bir şey görmedim. Bu ne ilham, bu ne fırça,
yani inanamıyorum. Size bir-iki ders verdim. Ben gölgelerde
1...,39,40,41,42,43,44,45,46,47,48 50,51,52,53,54,55,56,57,58,59,...194
Powered by FlippingBook