Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 45

SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Şûle Yüksel
ŞENLER
- 43 -
yaşta çok kıymetli bir insandı. Biz yemek yerken mahsus bi-
zimle bulunurdu. Yemekler karavanalarla getirilir, kocaman
kepçelerle konur her birimize. O da bizimle oturur, aynı ye-
meklerden bizimle yerdi. Onun bu fazilet örneği hareketi beni
çok duygulandırırdı.
Hâsılı, okula gidip geliyorum fakat üstüm başım o kadar yıp-
ranmış ki o yün tulum çuha gibi bir şey olmuş ve diz yerlerim
gitgide çürümüş. Annem yama yapıyor. O yama yerleri eriyip
yırtılıyor. O yanı yamıyor öbür taraf yırtılıyor, böyle idare et-
meye çalışıyoruz. Alabilecek bir durumumuz da yok. Çantam
bile çok eski bir çanta. Ben tabii bunlarla hakikaten utanıyo-
rum. Hassas ruhum o kadar inciniyor ki diğer arkadaşlarıma
karşı mahcup duruma düşüyorum; hepsi yeni, pırıl pırıl giyi-
niyor. Buna rağmen ben sınıf mümessiliyim.
Bir gün son zilden sonra herkes dağıldı. “Şenler, sen biraz
kal yavrum” dedi öğretmenim. Kaldım, hemen bir dolap açtı
onun içinden pırıl pırıl bir okul çantası çıkarttı. “Şenler, senin-
kini daha fakir bir çocuğa veririz veyahut da atarız al bunu”
dedi. Dediğim gibi, öğretmenim çok iyi bir insandı. Bir yan-
dan hoşuma gidiyor çocuk ruhuyla fakat bir yandan da sanki
içimin böyle kanadığını hissediyordum, ağırıma gidiyordu.
Gurur, kibir hiç taşımam ama ne olursa olsun, bir çocuk da
olsa bir haysiyet, onur duygusu vardı hiç vazgeçemediğim.
Sonunda çaresiz, çantayı aldım. Arkadaşlarımdan zengin bir
aile çocuğuna gelen okul dergileri vardı. Onlar parayla verili-
yordu ve ben alamıyordum. O zaman bütün fakir aile çocuk-
1...,35,36,37,38,39,40,41,42,43,44 46,47,48,49,50,51,52,53,54,55,...194
Powered by FlippingBook