Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 19

- 17 -
SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Semavi EYİCE
Almancam yoktu ve Alman kültürüm de yok. Ama “Hazırlık
okurum, öğrenirim” diye düşündüm.
Savaşta olan bir ülkeye gittiğim için ailemin korktuğu muhak-
kaktı ama burada kalırsam, her lise mezununa yapıldığı gibi
beni de askere alabilirlerdi. Babamı telaşı şu, o dönemde lise-
den mezun olanı yedek subay olarak askere alıyorlar. Yedek
subay olarak başlıyorsun, üsteğmen olarak devam ediyorsun
az dört sene! Asker oluyorsun yahu, şakası yok işin! Ondan
sonra askeriye de dört sene kaldıktan sonra bir daha okumak
olur mu? O atmosferden, öğrencilikten çıktıktan sonra...
Bir de şöyle bir konuşma geçti aramızda: Almanya’ya gitmek
için gerekli izinleri aldım, Karaköy’den de bavul almış, son
hazırlıkları yapmak için eve gidiyordum. O günün gecesinde
Almanya yoluna çıkacağım. Kadıköy’den Bostancı Tramvayına
binerken babamla karşılaştık. “Baba galiba gidiyorum” deyin-
ce, babam şöyle bir gözünü açıp bana baktı ama o an bir şey
demedi. Yıllar sonra sordum o anı, “Baba o gün bana niye
öyle baktın?” diye. Babam “Almanya bavulunu hazırlamış-
ken şimdi ben gidiyor muyum diye sual sordun ya, o Kadıköy
Meydanı sinirden tepemde şöyle döndü.” dedi.
Peki nasıl cesaret ettim savaşın ortasındaki Almanya’ya gitme-
ye? 19 yaşındaydım. Siz 19 yaşında olmadınız mı? Gözü pek
oluyor insanın. Hiçbir şeye aldırmıyor. Bir de ilk Bizans sa-
natı uzmanı olacağım... Türkiye’de diplomalı uzmanı olmayan
Bizans sanatını ben yapacağım... O var, onu da hesaba katın!
1...,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18 20,21,22,23,24,25,26,27,28,29,...194
Powered by FlippingBook