Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayınları - page 121

119
Bunun dışında eğer İstanbul’da yaşadığı bir zamanı
verecek olsa
“Ben değildim.”
demenin hiçbir anlamı
yoktur. Zira, o günlerde bütün tanıdıklardan kopuk,
deniz kenarlarında, anlamsız bir hayat sürmekte-
dir. Necip Fazıl, bir tarih vermez ve öyle kalır. Hatta
“Ben değildim.”
dediğinde Necip Fazıl’ın ikna oldu-
ğunu da sanır. Ne var ki o günlerde arkadaşlarına
olayı daha teferruatlı olarak anlatır ve
“Cahit”ti!’
der.
Zarifoğlu, kendisine benzetilen kişiyi bulmakta zor-
lanmaz. Boyu kendi boyu kadar, vücutça inceliği
kendi inceliği kadar, kendisi kadar esmer olan bu
adamın mimikleri, jestleri, ses tonu, hatta sigara içişi
kendisine çokça benzer. Bu adam, geldiği yörenin
tonları ve aksanıyla konuşan, sanatkâr mizaçlı biri-
dir. Şiirleri ve düzyazıları vardır. Doğal bir enerjiyle
değil, bir sinir enerjisiyle devinen bu huzursuz adam,
kendi gözünde de de bir ikiz fotoğraf gibi belirir.
Aralarındaki fark şudur: Kendisi, Necip Fazıl’dan
en çok kırk elli şiir okumuştur. Birkaç oyunu dışın-
da sonuna kadar bitirdiği kitabı yoktur. Kendisine
benzetilen kişiyse Necip Fazıl’ı âdeta delicesine
okumuştur. Necip Fazıl’ın cümleleri ile konuşur.
Yazılarında âdeta onun üslubu vardır. Bu üsluba ba-
karak yazdıklarını Necip Fazıl’ın sanmak bile müm-
kündür. Kendisine benzetilen kişi, bir buhran anın-
da Necip Fazıl’ın kapısına gidip
“Beni öldürdün!”
demiştir.
Zarifoğlu’nun
sözünü
ettiği
kişi,
Salih
Mirzabeyoğlu’dur,
yani
Salih
İzzet
Erdiş,
Mirzabeyoğlu’nun
Necip Fazıl’la Başbaşa, İntiba ve
1...,111,112,113,114,115,116,117,118,119,120 122,123,124,125,126,127,128,129,130,131,...174
Powered by FlippingBook