40
lar yaptıklarından, hırsızlık ve gasplardan
yakındılar... Diyojen bir hırsla Sivas’taki
tüm ermeni köylerini yakıp, halkını da ço-
luk çocuk demeden katletti. Ancak bu zulmü
ona pahalıya mal olacaktı. Çünkü ordusunda
çok sayıda paralı Ermeni askerler mevcuttu
ve savaş başlamadan onu yüz üstü bırakıp ka-
çacaktı hepsi... Zulümden kalan malları da
yağmalayıp ordusuna erzak depolayıp yoluna
devam etti... Bizans imparatoru ne Alpars-
lan’ı ne de ordusunun gücünü önemsemediğin-
den ve kendine ordusuna çok güvendiğinden
ordu komutanlarının Erzurum’dan ileri gidil-
memesi yönündeki uyarılarını dikkate almadı.
Hatta Kuvvetlerinden bir kısmını Türk akın-
cıları tarafından fethedilen yerleri geri
almaları için gönderdi ve az sayıda Türk as-
kerinin bulunduğu Malazgirt Bizans’ın eline
geçmiş oldu. Ve nihayet Milâdî 1071 yılının
26 Ağustosu... Sabaha karşı ancak uyuyabil-
mişti Alparslan... Rüyasında hasret dolu bir
ziyaret gerçekleşti.
(Anlatıcının konuşması boyunca çadırın içine
yerleştirilen ışıkla Alparslan’ın gölgesini
görürüz... Sözlerin sonuna doğru okuduğu Ku-
ran’ı kapatıp yatağına uzanır... Strop ışık
sönüp yanar içerden. sesler kayıttan derin
ve ekolu gelir...)
ÇAĞRI BEY SES-
Ey oğul, Allah’tan nasıl kork-
mak lazımsa öyle kork! Kalbinde utanma duygu-