SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Cihan AKTAŞ
- 165 -
Kitaplar oyuncaklarımdı, raflara diziyor çekmecelere kaldı-
rıyordum. Sayfalarını karıştırırken de jenerikte Cağaloğlu is-
mine takılıyordu gözüm. Bütün kitaplar, dergiler, gazeteler ve
yazarları, fotoromanlar, kırtasiye dükkanları, kokulu silgiler,
rengârenk kartpostallar, ansiklopediler, ajandalar ve kilitli ha-
tıra defterleri bir şekilde Cağaloğlu ile ilişkiliydi. Kitapseverler
için bir tür cennet olmalıydı imza günleri ve kitap söyleşileri
için de haberlerde adı geçen semt. Heceleyerek kendi kendi-
me okumaya çalışırken aklım bir yanıyla Cağaloğlu yokuşunu
tırmanıyordu. Ben artık nüfusta Pınaryolu (Divir) köyünde
doğduğu yazılı olan, Refahiye Cemal Gürsel İlkokulu’na git-
meye hazırlanan ama bir yanıyla da kendini Cağaloğlulu his-
seden bir çocuktum. Sonraki yıllarda da aklım bir yanıyla hep
Cağaloğlu’nda oldu. Akranlarım futbolcuları, pop starlarını,
siyasetçileri kahramanlaştırırken benim kahramanlarım ya-
zarlar, düşünürler, şairler oldu hep.
Lise yıllarında günün birinde elimde şiir ve roman dosyala-
rıyla Cağaloğlu Yokuşu’nu tırmanan yazarlar topluluğuna
katılmayı hayal etmeye başladım. Yatılı öğrenciydim. 11 ya-
şında parasız öğretmen lisesi sınavlarını kazanarak Beşikdüzü
Öğretmen Okulu’na gitmiştim. Çocukca hayallerin cesaretiy-
di bu: 11 yaşında bir çocuk yüzlerce öğrencisi olan altı yıllık
okula nasıl uyum sağlayabilir? Bana cesareti kazandıran ki-
taplar, yatılı okula uyum sağlamama da yardımcı oldular. Boş
zamanlarımda ya bahçede kitap okuyarak dolaşıyor ya da kü-
tüphanede vakit geçiriyordum. İstanbul’da yayımlanan sayısız