SU GİBİ AKAN
GENÇLİK YILLARI
Cihan AKTAŞ
- 164 -
farklı mesafelerle hayal ve tasarılarımda yer tutmaya devam
etti.
Çocuktum. Başlıca oyuncaklarım kitaplar, ansiklopedilerdi.
Kütüphaneler, kitaplıklar, koliler dolusu kitapla çevriliydim.
Bir dağ köyünün lojmanında, üç dört yaşındayken kitap ko-
lilerini karıştırıyor kapağı nedeniyle dikkatimi çeken kitap-
ların içinde neler yazıldığını merak ediyordum. Elimde bir
Victor Hugo bir Jules Verne romanıyla annemin peşinde
koşturuyordum; içindekileri bana okusun. Bir kitap, birçok
kitap karlarla kaplı, kasabanın uzağındaki dağ köyünü ısıtan,
aydınlatan bir ocak ve dünyaya açılan bir pencere. İçerikler,
dinlediğim masalların dünyasıyla bütünleşiyordu, bunu keş-
fetmiştim. Böylelikle harfleri birbirine çatmayı denemeye
başladım. Bir kamyonun kasasına yerleştirilmiş denkler ara-
sında Bekolar köyünden Refahiye’ye taşınırken gözlerimle ez-
berlediğim harfleri birbirine çatmayı sürdürüyordum. Cami
Şerif Mahallesi’nde bir elma bahçesine bakan iki katlı evin üst
katında kiracı olarak yaşamaya başlamıştık. Babam bir kita-
bevi açmıştı. Renkli, resimli çocuk kitapları, çizgi romanlar,
fotoromanlarla okuma merakım harfleri çatma hevesime güç
katmıştı. Beş yaşında okuma yazmayı söktüm ve bunu da ev
sahibemiz Vesile Babaanne, evindeki duvarda gördüğüm, me-
rakımı celbeden Saatli Maarif Takvimi’nin ismini usul usul
hecelemeye çalıştığım sırada fark etti.
