59
DESTAN 1915
daha ölmedim diye kükredi elin adamına… Yaş-
landıkça huysuz oldu iyice…
Ramazan-
İyi etmiş ana… Mehmet?
Hacer Ana-
Ha! Seninkini bi görmeliydin…
Mehmet’i… Ayakları sırtına değiyordu… Dün
okula başladı babası… Seni davulla zurnay-
la gönderdiğimizde kundaktaydı emanetin… Pek
bi yakışıklı oldu anam. Aynı sen… Sen diye
sarılıyom öksüzüme. Ramazanım diyom bazen,
kaşlarını çatıp, Mehmet benim adım, diyo.
Ramazan-
Adıyla yaşasın…
Hacer Ana-
Okulda ilk gün öğretmeni sormuş
tek tek. Sınıftaki çocukların babası hep şe-
hit, bir iki de gazi çocukları... Hiç üzül-
müyo, merak etme sen onu. Anasının da tek
tesellisi o… Çok düşüyo oğlanın üstüne, öyle
süslüyo, sen şehit oğlusun diyerek… Napsın,
bi onunla tutunuyo hayata…
Ben gidiyim artık, baban yorgun gelir odun-
dan. Yaşlı adamın çalışmasından ne olacak,
eve gelince serilip kalıyo… Senin toprağın-
dan aldıydım ya; çiçek diktim içine, başu-
cuma koydum; pek güzel kokuyo…(es.) Nasıl
özledim bi bilsen yavrum, Rabb’imin canımı
almasını bekliyom seni sarmak için… Mekânı
cennet olasıca guzum, hadi ben yarın gene
gelirim…
(Son bir kez sarılır toprağa sonra arkasına
baka baka kaybolur. Askerler olduğu yerde
“Çanakkale” Türküsünü okurlar... Selam.)