43
Anca beraber kanca beraber. Ölmek var, dön-
mek yok. Ölümden ötesi de yok.
(Alparslan kılıcını kınından çıkarır ve ha-
vaya kaldırır. Asker ve kumandanlar da kı-
lıçlarını çekip havaya kaldırırlar, sonra
birbirlerine sarılırlar.)
ANLATICI- Bu karşılıklı kılıç çekmeler san-
ki bir sözleşmenin altına atılan imza gi-
biydi. Artık herkes birbiriyle vedalaşmaya,
helâlleşmeye başlamıştı. Diyojen daha sa-
vaş başlamadan ordusundan kopup giden Ermeni
askerleri görünce hatasını anlamıştı. Ordu
Malazgirt ovasına sığmayacak kadar büyük ol-
duğu için fazlaca kaygı duymamıştı... An-
cak Hıristiyan Türkler de savaş başladıktan
biraz sonra Irkdaşlarına katılacak, yıllar
önce ayrı düştükleri kardeşleriyle birlikte
aynı zulme kılıç sallayacaklardı...
ALPARSLAN-
(Hepsinin gözü Bizans tarafında-
dır.)
Bir haberci yollayın, âdettendir...
Kan dökülmeden vazgeçilsin harpten ve sulh
yapılsın.
NİZAMÜLMÜLK
- Diyojen bunu korkaklık olarak
algılayacaktır Sultan’ım.
ALPARSLAN-
Savaş dünyanın en olmadık işidir
Hasan ağabey. Kavga edecek kadar yaşamıyoruz
ama barışa da yanaşanımız yok... Biz yine de
teklifimizi sunup vazifemizi yapalım.
NİZAMÜLMÜLK-
Nasıl buyurursan Sultan-ül
Adil.
(işaret eder, haberci gidip kaybolur.)
