40
Masalının içinde neden Müslüman kelimesinin yer
aldığını açıklarken ‘inziva’ kavramı üzerinde durur:
“Basit, ama önemli nokta: İnziva. 12 Mart 1971 son-
rası, sosyal hayattan el etek çekmemi sağlamadı;
ama birlikte bazı işler başardığımız, dünyayı tanı-
mada yardımlaştığımız, birbirimizin dilinden anla-
dığımıza inandığımız arkadaşlarımın hemen hepsi
uzağımdaydı. Bense hep düşünüyor, düşünmenin
gücüne varmaya çabalıyordum. Bu düşüncelerim
neyi, nasıl, niçin yaptığımla doğrudan ilişkiliydi.
Bana kişilik kazandırmış değerler nelerdi? Bu de-
ğerler kendi başlarına ayakta kalabilirler miydi? Bu
değerleri, bana yakın kılan daha temel değerler var
mıydı? Neyi, hangi insanlarla yaşıyordum. İnzivaya
çekilmedim, fiilî olarak. Fakat düşüncemi bulandı-
racak, düşünmekte olduklarımı kesintiye uğratacak
ilişkiler ortadan kalktı.”
Bu yeni dünyanın kapılarını aralamasında, onu yön-
lendiren ya da etkileyen, belirgin bir olay veya bir
kişi yoktur. “Müslüman olmak beni, kendimi bildim
bileli içine düştüğüm yalnızlıktan çekip çıkardı.”
der. Bu durumu/yeniden doğuşu, bir mensubiyetin
içerisinde yer almanın herhangi bir insana vereceği
huzur biçiminde duymaz.
Bağlanışı, ‘hidayet romanları’na benzemez. ‘Başka
Müslümanlarla tanışıp kaynaşmak için fazla aceleci
davranmaz.’ Hatta İslami dünya görüşüne bağlan-
dığını, İslami dünya görüşüne bağlandıktan bir hay-
li zaman sonra, Sezai Karakoç’un Diriliş dergisinde
‘Amentü’ şiirini yayımlayarak dışa v
urur.