158
Çiğdem Sema Sırma
dedikleri şeyler var. Onları giymek için göbeğinin olmaması lazım. Yaa her şey ya
aslında hatta böyle ayakkabılar bile uzun zayıf kadınların ayaklarına göre yapılıyor’
(Melek, 21)
‘Kilolu olduğum zamanlarda tayt hiç giymedim… Şimdi yürüyüşüm kıyafetlerim fa-
lan değişti. Mesela ben zayıfladıktan sonra giyim tarzım tamamen değişti. Eskiden
daha böyle paspal giyiyordum. Eskiden makyaj yapmazdım mesela’ (Hilal, 22)’
‘Normalde renk yoktu benim kıyafetlerimde. İstediğim gibi bir pantolonu çok nadir
olarak bulurdum. Onun olanını bulduğumda 3 tane falan alıyordum. Genelde eşort-
man alıyordum. Aynı eşortmandan 3 tane aldığımı biliyorum ve hep siyah ve griydi’
(Yeşim, 19)
Ayrıca katılımcılar tarafından sosyal çevrelerinin kendilerinden bekledikleri “ideal bede-
ne” sahip olmama durumunun, bedenlerini dolayısıyla kendilerini giysilerle saklama/örtme
davranışlarını ön plana çıkarabildiği ifade edilmiştir.
İster istemez oturduğumda bile şurama çanta koyuyorum. Bir kapatma ihtiyacı oluşuyor
(Özlem, 21)
‘Mesela benim bacaklarım kalın buraları kapatacak daha bol şeyler giyiyordum. Tu-
nikler renkler hep siyahtı, kahverengiydi. Böyle beni kapkaranlık gösteren renkler gi-
yiyordum. Kilolarımı örtecek şekilde giyinerek daha görünmez olmam lazımdı. Böyle
düşünüyordum’ (Yıldız, 24)
‘(Kilolu olduğum dönemde) çok görmesinler fark etmesinler beni isterdim’ (Yeliz, 22)
‘Böyle çok yani göz önünde olmamak için ekstra çaba sarf ediyordum falan o za-
man. Böyle daha omuzları düşük, kafa aşağıda öyle gidiyordum yerleri inceleyerek’
(Aslı, 20)
Bununla birlikte katılımcılar kilo verdikçe sosyal çevreleri tarafından beklenen, arzu edilen
bedene yani “güzel bedene” ya da “toplum tarafından idealize edilmiş bedene” ulaşabile-
ceklerini düşünmektedirler.
‘Benim yüzüm güzel değildi. Ben yüzümün zayıfladıktan sonra güzel olduğunun far-
kına vardım’ (Meltem, 20)
‘Ben fit olmayı isterim kendimi zayıfken daha çok beğeniyordum. Daha sağlıklı,
daha fit, daha güzel buluyorum’ (Sema, 24)
‘Kilolu olduğum dönemde aynaya baktığım zaman kendimi beğenmedim’ (Sevgi,
24)
